-
1 şekil almak
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > şekil almak
-
2 şekil almak
v. take shape, take form, shape, form, jell -
3 şekil almak
to take shape -
4 şekil
\şekil almak Gestalt [o Formen] annehmen; ( biçimlenmek) sich formensualin şeklini değiştirmek die Frage umformulierenbu kitapta çok \şekil var in diesem Buch sind viele Abbildungenbenzer \şekilde auf ähnliche (Art und) Weisebu \şekilde auf diese (Art und) Weiseesrarengiz bir \şekilde auf mysteriöse Weise -
5 şekil
фо́рма (ж)* * *1. выпад. -kli1) фо́рма, вид, о́бразşekil ve şemail — вне́шний вид, вне́шность
sualin şeklini değiştirdi — он подмени́л фо́рму вопро́са
yönetim şekli — фо́рма правле́ния
şekil almak — принима́ть фо́рму / вне́шний вид
şekle sokmak — а) приводи́ть в надлежа́щий вид; б) преврати́ть во что
şekil vermek — придава́ть соотве́тствующую фо́рму
2) изображе́ние, фо́рма, вид; схе́маbu kitapta birçok şekil var — в э́той кни́ге дово́льно мно́го рису́нков
2. в соч.geometrik şekil — геометри́ческая фо́рма
в какой-л. фо́рмеağır şekilde — в тяжёлой фо́рме, тяжело́
bu şekilde hareket etmek doğru değildir — поступа́ть таки́м о́бразом непра́вильно
kayık şekilinde bir tabak — блю́до в фо́рме ло́дки
(şekilin)e — в какой-л. фо́рме
bu havai konuşmayı röportaj şekiline sokmuştu — непринуждённой бесе́де он прида́л фо́рму репорта́жа
-
6 şekil
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > şekil
-
7 şekil
(-kli)а1) о́браз, фо́рма, вид; рису́нокşekilde yeni, özde eski — но́вый по фо́рме, ста́рый по содержа́нию
ağır şekilde — в тяжёлой фо́рме, тяжело́
bu şekilde hareket etmek doğru değildir — поступа́ть таки́м о́бразом непра́вильно
mutat şekilde — обы́чным о́бразом, в обы́чном поря́дке
şekil(ini) almak — принима́ть какую-л. фо́рму, принима́ть какой-л. вид, формирова́ться; превраща́ться во что; скла́дываться; образо́вываться
şekili sarfî — граммати́ческая фо́рма
şekile sokmak — придава́ть фо́рму
- a şekil vermek — придава́ть фо́рму
şekil ve muhteva — фо́рма и содержа́ние
şekil ve şemail — вид, вне́шность
arazi şekilleri — релье́ф ме́стности
fiilin olumlu ve olumsuz şekilleri — грам. утверди́тельная и отрица́тельная фо́рмы глаго́ла
2) изображе́ние, фо́рма, фигу́ра3) схе́ма, диагра́мма, планbu kitapta birçok şekiller var — в э́той кни́ге мно́го схем
4) сорт, род -
8 формироваться
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > формироваться
-
9 shape
n. form, şekil, biçim, dış görünüş, endam, maske, düzgün biçim, durum, model, kalıp————————v. şekil vermek, şekil almak, biçimlendirmek, şekillendirmek, düzenlemek, yönlendirmek, şekillenmek, kalıbını almak, biçim almak, ortaya çıkmak, gelişmek* * *1. şekil ver (v.) 2. şekillendir (v.) 3. şekil (n.)* * *[ʃeip] 1. noun1) (the external form or outline of anything: People are all (of) different shapes and sizes; The house is built in the shape of a letter L.) biçim, şekil2) (an indistinct form: I saw a large shape in front of me in the darkness.) görüntü3) (condition or state: You're in better physical shape than I am.) durum, form2. verb1) (to make into a certain shape, to form or model: She shaped the dough into three separate loaves.) biçimlendirmek2) (to influence the nature of strongly: This event shaped his whole life.) büyük ölçüde etkilenmek3) ((sometimes with up) to develop: The team is shaping (up) well.) gelişmek, istenen düzeye gelmek•- shaped- shapeless
- shapelessness
- shapely
- shapeliness
- in any shape or form
- in any shape
- out of shape
- take shape -
10 form
n. form, şekil, biçim, kalıp, model, tarz, yöntem, yapı, beden, vücut, karakter, davranış, tavır, sıra, sınıf————————suff. biçiminde————————v. şekil vermek, şekil almak, biçimlendirmek, şekillendirmek, kurmak, oluşturmak, düzenlemek, biçim almak, şekillenmek* * *1. biçim ver (v.) 2. biçim (n.) 3. form (n.) 4. oluştur (v.) 5. şekil (n.)* * *I 1. [fo:m] noun1) ((a) shape; outward appearance: He saw a strange form in the darkness.) biçim, şekil, görüntü2) (a kind, type or variety: What form of ceremony usually takes place when someone gets a promotion?) çeşit, tür, tip3) (a document containing certain questions, the answers to which must be written on it: an application form.) form4) (a fixed way of doing things: forms and ceremonies.) yol, yöntem5) (a school class: He is in the sixth form.) sınıf2. verb1) (to make; to cause to take shape: They decided to form a drama group.) olmak, oluşturmak2) (to come into existence; to take shape: An idea slowly formed in his mind.) oluşmak, biçimlenmek3) (to organize or arrange (oneself or other people) into a particular order: The women formed (themselves) into three groups.) oluşturmak, kurmak4) (to be; to make up: These lectures form part of the medical course.) olmak•- be in good form
- in the form of II [fo:m] noun(a long, usually wooden seat: The children were sitting on forms.) sıra -
11 take shape
biçimlenmek, şekillenmek, şekil almak, biçim almak, oluşmak* * *(to develop into a definite form: My garden is gradually taking shape.) biçimlenmek -
12 формироваться
oluşmak,biçimlenmek* * *несов.; сов. - сформирова́ться1) biçimlenmek, biçim / şekil almakли́чность формиру́ется в мо́лодости — insanın kişiliği, genç iken biçim alır
ю́ноша уже́ сформирова́лся — delikanlı erkek endamı almıştır
де́вушка ещё то́лько начала́ формирова́ться — kız balık etine yeni girdi
2) ( о коллективе) oluşmak -
13 принимать форму
kalıplaşmak, şekil almakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > принимать форму
-
14 jell
n. jöle, pelte————————v. jöle yapmak, pelteleştirmek, jöle olmak, biçimlenmek, şekil almak* * *pelteleş -
15 take form
v. şekil almak, şekillenmek* * *ele al -
16 jell
pelteklesmek, donmak, katilasmak; sekil almak, biçime girmek, anlasilir olmak -
17 face
n. ön, yüz, çehre, surat, sima, hal, tavır, eda, yüz ifadesi, görünüş, şekil, biçim, yüzey, üst taraf, cephe, önyüz, resimli taraf, kadran, onur, itibar————————v. bakmak, göğüs germek, karşı olmak, yönelmek, dönmek, yüzünü dönmek, yüz yüze gelmek, kaplamak, karşı karşıya gelmek, karşı koymak, karşı çıkmak, göze almak, katlanmak, yüzleşmek, astarlamak, kaplama yapmak* * *1. bak (v.) 2. yüzey (n.) 3. yüzyüze gel (v.) 4. yüz (n.)* * *[feis] 1. noun1) (the front part of the head, from forehead to chin: a beautiful face.) yüz2) (a surface especially the front surface: a rock face.) yüzey3) (in mining, the end of a tunnel etc where work is being done: a coal face.) yüz, alın2. verb1) (to be opposite to: My house faces the park.)...-e bakmak2) (to turn, stand etc in the direction of: She faced him across the desk.) dönmek, çevirmek3) (to meet or accept boldly: to face one's fate.) cesaretle karşılamak•- - faced- facial
- facing
- facecloth
- facelift
- face-powder
- face-saving
- face value
- at face value
- face the music
- face to face
- face up to
- in the face of
- lose face
- make/pull a face
- on the face of it
- put a good face on it
- save one's face -
18 biçim
-
19 befinden
befinden*I vrsich \befinden bulunmak, yer almak; ( sein) olmak;die Abbildung befindet sich auf der nächsten Seite resim [o şekil] daha sonraki sayfada bulunur;meine Wohnung befindet sich im zweiten Stock evim ikinci katta bulunuyor;sich auf dem Weg der Besserung \befinden iyileşmekte olmaketw für gut/schlecht/richtig \befinden bir şeyi iyi/kötü/doğru bulmak;jdn für schuldig \befinden bir kimseyi suçlu bulmak -
20 Gestalt
2) ( Form) biçim, şekil, kılık, eşkâl;\Gestalt annehmen biçim almak, kılığa girmek;in \Gestalt von kılığında3) ( Persönlichkeit) karakter;eine düstere \Gestalt karanlık bir karakter4) ( Person) kişi
- 1
- 2
См. также в других словарях:
şekil almak — belli bir biçime girmek, biçimlenmek, şekillenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şekil — is., kli, Ar. şekl 1) Biçim Dünyayı alıp avucuna bir gün Tanrı m / Avucunda bu dünyaya bir şekil ver. A. N. Asya 2) Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim Bu kitapta birçok şekil var. 3) Davranış biçimi, tutum, yol, tarz Bu şekilde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
biçim — 1. is. Biçme işi Buğday biçim zamanı. 2. is. 1) Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkal İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur. S. Birsel 2) Yakışık alan şekil, uygun şekil Söylediklerimden çok … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazımak — i 1) Bir aleti sürterek bir şeyin yüzündeki tabakayı kaldırmak Tahtanın boyasını kazımak. 2) Bir araç kullanarak silmek, çıkarmak O daktilo yanlışını iğneyle kazıyarak düzeltebilirsin. 3) Sertçe ovmak 4) Tıraş etmek Sakalını kazımak. 5) nsz Metal … Çağatay Osmanlı Sözlük
LEVH — Görünen ibretli manzara. * Üzerinde yazı veya şekil çizilebilir düzlük. * Seyredilen yerin çizili sureti. * Ayet, hadis veya büyüklerin ders verici sözleri. Yazılı şey. * Şimşek çakmak. * Susamak. * Zâhir olmak. * Çalıp almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük